5
Denizin karşı yakasına, Gerasalılar’ın memleketine geldiler. Yeşua tekneden inince, kirli ruhu olan bir adam mezarlık mağaralardan çıkıp hemen O’nu karşıladı. Adam mezarda yaşıyordu. Kimse onu zincirle bile bağlıyamıyordu. Çünkü sık sık pranga ve zincirlerle bağlanmasına karşın pranga ve zincirleri parçalamıştı. Hiç kimse onunla baş edemiyordu. Daima, gece gündüz mezarlarda, dağlarda bağırıyor ve kendini taşlarla yaralıyordu. Yeşua’yı uzaktan görünce koşup geldi, O’nun önünde yere kapandı. Yüksek sesle haykırıp, “Ey Yeşua, Yüce Tanrı’nın Oğlu, benim seninle ne işim var? Tanrı aracılığıyla sana yalvarırım, bana işkence etme!” dedi. Çünkü ona, “Bu adamdan çık, ey kirli ruh!” demişti.
Yeşua ona, “Adın ne?” diye sordu.
O’na, “Benim adım Tümen, çünkü çoğuz” dedi. 10 Kendilerini o diyarın dışına göndermemesi için O'na çok yalvardılar. 11 Orada dağın yanında otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. 12 İblisler, “Bizi şu domuzların içine gönder de onların içine girelim” diyerek O’na yalvardılar.
13 Yeşua onlara izin verdi. Kirli ruhlar çıkıp domuzların içine girdiler. İki bin kadar olan o sürü, sarp yamaçtan aşağı denize atıldı, denizde boğuldu. 14 Domuzları güdenler kaçtılar, ve kentte ve diyarda olanları anlattılar.
İnsanlar olup biteni görmek için geldi. 15 Yeşua’nın yanına geldiklerinde, bir tümen iblise tutulmuş olan adamı giyinmiş, aklı başında, otururken görünce korktular. 16 Görenler, iblise tutulmuş adama olanları ve domuzların başına gelenleri anlattılar. 17 Bölgelerinden ayrılması için Yeşua’ya yalvarmaya başladılar.
18 Yeşua tekneye girerken, önceden iblise tutulmuş olan adam kendisiyle birlikte kalmak için ona yalvardı. 19 Yeşua adama izin vermedi. Ona, “Evine, dostlarının yanına geri dön” dedi. “Efendi’nin senin için ne büyük şeyler yaptığını ve sana nasıl acıdığını onlara anlat.”
20 Adam kendi yoluna gitti ve Dekapolis’te Yeşua’nın kendisi için nasıl büyük şeyler yaptığını duyurmaya başladı. Herkes hayret içinde kaldı.
21 Yeşua teknede karşı kıyıya geçtiğinde, büyük bir kalabalık çevresinde toplandı. Kendisi deniz kıyısındaydı. 22 İşte, havra yöneticilerinden Yair adında biri geldi. Yeşua’yı görünce ayaklarına kapandı. 23 O’na “Kızım ölmek üzere. Lütfen gelip ellerini onun üzerine koy ki iyileşsin ve yaşasın!” diyerek çok yalvardı.
24 Yeşua onunla birlikte gitti. Büyük bir kalabalık da ardından gidiyor ve O’nu her yönden sıkıştırıyordu. 25 On iki yıldır kanaması olan bir kadın, 26 birçok hekimin elinden çok şeyler çekmiş, varını yoğunu harcamış, iyileşeceğine daha da kötü olmuştu. 27 Kadın Yeşua hakkında anlatılanları duymuştu, kalabalığın içinde arkadan gelip Yeşua’nın giysisine dokundu. 28 Çünkü, “Yalnız giysisine dokunsam, iyileşeceğim” dedi. 29 Hemen kadının kan akıntısı kurudu. Kadın bedenindeki ızdırabından kurtulduğunu hissetti.
30 Yeşua, kendisinden bir gücün çıktığını hemen anladı. Kalabalığın içinde dönüp, “Giysilerime kim dokundu?” diye sordu.
31 Öğrencileri O’na, “Kalabalığın seni sıkıştırdığını görüyorsun! ‘Bana kim dokundu mu?’ diyorsun” dediler.
32 Yeşua bunu kimin yaptığını görmek için etrafına bakındı. 33 Kadın, kendisine ne olduğunun farkında olarak korkuyla titreyerek geldi. Yeşua’nın önünde yere kapandı ve O’na tüm gerçeği anlattı.
34 Ona, “Kızım, imanın seni iyileştirdi. Esenlik içinde git ve hastalığından şifa bul” dedi.
35 Yeşua daha konuşurken, havra yöneticisinin evinden insanlar gelip, “Kızın öldü. Öğretmeni neden hâlâ rahatsız ediyorsun?” dediler.
36 Ama Yeşua, söylenen sözü duyunca, hemen havra yöneticisine, “Korkma, yalnızca iman et” dedi. 37 Yeşua, Petrus, Yakov ve Yakov’un kardeşi Yuhanna dışında kimsenin ardından gelmesine izin vermedi. 38 Yeşua havra yöneticisinin evine geldi ve gürültüyü, ağlayanları, yüksek sesle feryat edenleri gördü. 39 İçeri girince onlara, “Niçin gürültü yapıp ağlıyorsunuz? Çocuk ölmedi, uyuyor” dedi.
40 Onlar O’nunla alay ettiler. Ama Yeşua hepsini dışarı çıkardıktan sonra çocuğun babasını, annesini ve yanında olanları alıp çocuğun yattığı yere girdi. 41 Çocuğun elinden tutup, “Talita kumi!” dedi. Bunun çevirisi, “Kızım, sana söylüyorum, kalk!” diemektir. 42 On iki yaşında olan kız hemen ayağa kalktı ve yürüdü. Oradakiler büyük hayret içinde kaldı. 43 Yeşua, “Bunu kimse bilmesin” diyerek onları sıkı sıkıya uyardı. Kıza yiyecek bir şeyler verilmesini buyurdu.